İlk olarak "ataerkil" den "çocukerkil" bir aileye mi dönüşüyoruz acaba dedi Iraz Hanım?
Onların duygularını incitmemek için uğraşırken kendi duygularımız?
Neden "Hayır" diyemiyoruz? Söylediği cevaplar içinde bana en uygun olan : Sonrasında çıkacak krizde öfkemi yönetemiyorum ve sonucunda suçlu hissediyorum..
Bir ilişkide tek taraf her zaman düşünülüyorsa, ilişki tek taraflı ise sürdürülemez. Sonucunda daha çok öfkelenir ve o çok kıymetlinize daha çok zarar verirsiniz.
0-3 ay arasında anne bebeğinden ayrılmamalı.. Kritik dönem:0-1 yaş ondan sonra siz bir bireysiniz ve ihtiyaçlarınızı gidermelisiniz.
Yine Iraz Hanım'ın en çok önemsediği konu: Çocukluğunuzu bir düşünün.. Hani o çok pişmanlık hissettiğiniz anlar var ya, öyle zamanlarda sizin aileniz ne yapıyordu, size nasıl davranırdı? sizin şimdiki davranışınız ya onların kopyası ya da tam zıttını yapmaya çalışırken hata yapıyorsunuz..
Sebebi kendi içinizde arayın çocukta değil..
İnsanın içinde 3 benlik vardır: Çocukluk, yetişkinlik, ebeveynlik..İlk 5 yılınız benliğinizde tam olarak kayıtlıdır.
Öfkelenmek, kızmak, aşırı tepki vermek çocukluk benliğinizden gelir. Yetişkinlik benliğiniz sizi çözüm yaratmaya ve sakin kalmaya yönlendirir. Bunu aklınızda tutun ve yetişkin olun.
Kendi çocukluk kayıtlarınızla çocuğunuza davranışınız arasındaki çelişkiyi bulun ve farkında olarak yaşayın.. Sizin öfkenizi ne tetikliyor bunu bulun..
Oyuncak paylaşımı konusunda gelen soruya şöyle cevap verdi: 3 yaşa kadar çocukların bencil olması ve tüm dünyayı sahiplenmesi çok normal ve gereklidir. Fakat 3 yaştan sonra ben değerliyim ama arkadaşım da değerli çünkü onunla oyun oynamak çok keyifli..Bu keyfi alabilmek için istemesem de paylaşmakl zorundayım. Paylaşma konusunda 6 yaşa kadar model olun, bak şimdi X'imi paylaşıyorum bu çok güzel deyin. Sen de ister misin diye sorun.. rehberlik edin hakemlik yapmayın..
"Sen bu oyuncağını vermek istemiyorsun, sen de çok oynamak istiyorsun.. Ne yapalım sizce?"
Çocuklar kolay kolay ben OK'im demez.Sürekli bir yetersizlik duygusu vardır ve bunu çok fazla yaşarlar.
Kendi öfkenizi kabul ediyorsunuz ama çocuğunuzunkini ediyor musunuz? Ağlamasını kabul edin.. Aç-susuz-uykusuz değilse öfkesini kabul etmekle başlayın.. "Ağlamadan konuş demeyin"
İnsanlar en çok ağlarken susan arkadaşı sever, bak kuş falan gibi dikkat dağıtmacalara kalkışmayın..
Ağlamasına hiçbir şekilde müdahale etmeyin.. Owww burada çok kızgın bir çocuk var deyin.. Sen çok kızdın ben anladım deyin..
Ona kendini rahatlatma, duygunu sakla mesajı vermeyin..
Verilecek mesaj "Her duygunu kabul ediyorum ama her davranışını kabul etmiyorum"
Her ihtiyacı doyurulmuş çocuk ruhsal olarak ölür(Freud) her ihtiyacını karşılamak için kendinizi paralamayın.Siz kabul edin o da kabul etsin.
"Bu seni çok üzdü ben seni anladım" deyin devamını getirmeyin, ama diyerek devam etmeyin..
Dikkat çekmek için yapıyor dediğiniz anlarda gerçekten onla mısınız ? telefon, tv, akrabalar... dikkatiniz neredeydi?
anlamsızca ağlıyorsa, yetişkin kal, öfkelenme, yapamadığınızı söyleyin tepki verince anladığınızı söyleyin ve yetişkinde kalın..
Asla önce kim giyinecek, önce kim yemeğini yiyecek gibi yarışlarla onu çabuklaştırmaya çalışmayın.. Hayatta sürekli yarışır ve geride kalınca yıpranır.
Siz yokken bu çocuk çok sakin ama sen gelince ağlıyor deniyorsa bu çok normal...Siz onun bağlanma figurusunuz.. Ağlamayan çocuklara imrenmeyin. Siz sakinsiniz ama baba sinirlendi çocuğu alıp kaçmayın.Çocuğunuz hakkında babayla konuşun gerekiyorsa profesyonel yardım alın. Senin annen baban nasıldı diye onu da pratik yapmaya yönlendirin.Sürekli terapist eşliğinde çocuk büyütmeyin ama sorun olduğunda çözemediğinizde terapiye gitmeye çekinmeyin.
Oyunda patron çocuk, ne isterse yapın, istediği kadar yenilin.. ama evin patronu o değil, tatilinize vb. önemli detaylara karar vermesine gerek yok.
Seni sevmiyorum dediğinde " Uff çok kızgınsın sen yaa" deyin kişisel algılamayın, böyle söyleme falan demeyin. Her zaman duygusunu kabul edin. Onlar anda yaşarlar.
Çocuğunuza mola verdirmeyin kendiniz mola alın. "Odana git düşün" demeyin bana 5 dak. izin ver banyoya gitmeliyim ama tek başıma deyin.. Dönünce ben çok öfkelendim ondan gittim gel şimdi sarılalım diyin(tabii isterse)
Rol yapmayın, model olun.. Sürekli öfkelenip gidiyorsanız bu normal değil, molalar istisnai durumlar olmalı.
Kendi birikmiş acılarınızla başa çıkın, konuşunca sadece dinleyecek arkadaşlar bulun.. Arkadaşlarınızı dinlerken susun...anlayın ve susun.. çözümler ve analizler yapmayın..
Vuruyorsa "Vurma" demeyin "Vurmak acıtır" deyin..
Yaptıkları herşeyin anlamı var, 3 temel ihtiyacı karşılandıysa arkadaki duygusal ihtiyaca bakın.. Ve önce kendinize bir bakın..
Travma ifade edilmeyen duygudan olur, titreye titreye ağlıyorsa atıyordur..
Şu çok bilinen yöntemleri kullanın: Göz hizasına inin , zamanınızı yönetin ve öfke kaplarınızı boş tutun
(İnsanın ve çocuğun içinde şefkat ve öfke adında iki kap vardır.. Sizde hangisi dolu, çocuğunuzun hangi kabını doldurabiliyorsunuz)
AGresyonu atmak için trombolin alın :)
Kendinize de şefkat gösterin ki şefkat kabınız dolsun..
Bağırma derken bağırmayın..
Bir arkadaşınıza söyleyemeyeceğin şeyleri çocuğunuza söylemeyin..
Agresyonu atmak için Parka değil boş alanlara veya ormana götürün.. Teknolojiden uzak tutun.. Sezgileri güçlüdür sizdeki huzursuzluğu, eşinizle ilişkinizdeki tersliği hemen anlarlar.. 0-6 yaş arasındaki sezgiler çok fazla güçlüdür ve hayatının hiçbir anında bir daha öyle güçlü olmazlar..
Önerilen kitaplar:
Bilinçli bebek(aletha solter) (bebek diyor ama her yaş çocuğa uygun tanımlamalar)
Doğan Kitap anne-baba akademisi
Çocuklarla Elele ebeveynlik (Pam Leo)
İşte böyle :)