17 Şubat 2014 Pazartesi

Iraz Toroz Suman'ın Ebeveynlikte Zor Zamanlar Semineri (15.02.2014)

İlk olarak "ataerkil" den "çocukerkil" bir aileye mi dönüşüyoruz acaba dedi Iraz Hanım?

 

Onların duygularını incitmemek için uğraşırken kendi duygularımız?

 

Neden "Hayır" diyemiyoruz? Söylediği cevaplar içinde bana en uygun olan : Sonrasında çıkacak krizde öfkemi yönetemiyorum ve sonucunda suçlu hissediyorum..

 

Bir ilişkide tek taraf her zaman düşünülüyorsa, ilişki tek taraflı ise sürdürülemez. Sonucunda daha çok öfkelenir ve o çok kıymetlinize daha çok zarar verirsiniz.

 

0-3 ay arasında anne bebeğinden ayrılmamalı.. Kritik dönem:0-1 yaş ondan sonra siz bir bireysiniz ve ihtiyaçlarınızı gidermelisiniz.

 

Yine Iraz Hanım'ın en çok önemsediği konu: Çocukluğunuzu bir düşünün.. Hani o çok pişmanlık hissettiğiniz anlar var ya, öyle zamanlarda sizin aileniz ne yapıyordu, size nasıl davranırdı? sizin şimdiki davranışınız ya onların kopyası ya da tam zıttını yapmaya çalışırken hata yapıyorsunuz.. 

Sebebi kendi içinizde arayın çocukta değil..

 

İnsanın içinde 3 benlik vardır: Çocukluk, yetişkinlik, ebeveynlik..İlk 5 yılınız benliğinizde tam olarak kayıtlıdır.

 

Öfkelenmek, kızmak, aşırı tepki vermek çocukluk benliğinizden gelir. Yetişkinlik benliğiniz sizi çözüm yaratmaya ve sakin kalmaya yönlendirir. Bunu aklınızda tutun ve yetişkin olun.

Kendi çocukluk kayıtlarınızla çocuğunuza davranışınız arasındaki çelişkiyi bulun ve farkında olarak yaşayın.. Sizin öfkenizi ne tetikliyor bunu bulun..

 

Oyuncak paylaşımı konusunda gelen soruya şöyle cevap verdi: 3 yaşa kadar çocukların bencil olması ve tüm dünyayı sahiplenmesi çok normal ve gereklidir. Fakat 3 yaştan sonra ben değerliyim ama arkadaşım da değerli çünkü onunla oyun oynamak çok keyifli..Bu keyfi alabilmek için istemesem de paylaşmakl zorundayım. Paylaşma konusunda 6 yaşa kadar model olun, bak şimdi X'imi paylaşıyorum bu çok güzel deyin. Sen de ister misin diye sorun.. rehberlik edin hakemlik yapmayın..

"Sen bu oyuncağını vermek istemiyorsun, sen de çok oynamak istiyorsun.. Ne yapalım sizce?"

 

Çocuklar kolay kolay ben OK'im demez.Sürekli bir yetersizlik duygusu vardır ve bunu çok fazla yaşarlar.

 

Kendi öfkenizi kabul ediyorsunuz ama çocuğunuzunkini ediyor musunuz? Ağlamasını kabul edin.. Aç-susuz-uykusuz değilse öfkesini kabul etmekle başlayın.. "Ağlamadan konuş demeyin"

İnsanlar en çok ağlarken susan arkadaşı sever, bak kuş falan gibi dikkat dağıtmacalara kalkışmayın..

Ağlamasına hiçbir şekilde müdahale etmeyin.. Owww burada çok kızgın bir çocuk var deyin.. Sen çok kızdın ben anladım deyin..

Ona kendini rahatlatma, duygunu sakla mesajı vermeyin..

Verilecek mesaj "Her duygunu kabul ediyorum ama her davranışını kabul etmiyorum"

 

Her ihtiyacı doyurulmuş çocuk ruhsal olarak ölür(Freud) her ihtiyacını karşılamak için kendinizi paralamayın.Siz kabul edin o da kabul etsin.

"Bu seni çok üzdü ben seni anladım" deyin devamını getirmeyin, ama diyerek devam etmeyin..

 

Dikkat çekmek için yapıyor dediğiniz anlarda gerçekten onla mısınız ? telefon, tv, akrabalar... dikkatiniz neredeydi?

 

anlamsızca ağlıyorsa, yetişkin kal, öfkelenme, yapamadığınızı söyleyin tepki verince anladığınızı söyleyin ve yetişkinde kalın..

 

Asla önce kim giyinecek, önce kim yemeğini yiyecek gibi yarışlarla onu çabuklaştırmaya çalışmayın.. Hayatta sürekli yarışır ve geride kalınca yıpranır.

 

Siz yokken bu çocuk çok sakin ama sen gelince ağlıyor deniyorsa bu çok normal...Siz onun bağlanma figurusunuz.. Ağlamayan çocuklara imrenmeyin. Siz sakinsiniz ama baba sinirlendi çocuğu alıp kaçmayın.Çocuğunuz hakkında babayla konuşun gerekiyorsa profesyonel yardım alın. Senin annen baban nasıldı diye onu da pratik yapmaya yönlendirin.Sürekli terapist eşliğinde çocuk büyütmeyin ama sorun olduğunda çözemediğinizde terapiye gitmeye çekinmeyin.

 

Oyunda patron çocuk, ne isterse yapın, istediği kadar yenilin.. ama evin patronu o değil, tatilinize vb. önemli detaylara karar vermesine gerek yok.

 

Seni sevmiyorum dediğinde " Uff çok kızgınsın sen yaa" deyin kişisel algılamayın, böyle söyleme falan demeyin. Her zaman duygusunu kabul edin. Onlar anda yaşarlar.

 

Çocuğunuza mola verdirmeyin kendiniz mola alın. "Odana git düşün" demeyin bana 5 dak. izin ver banyoya gitmeliyim ama tek başıma deyin.. Dönünce ben çok öfkelendim ondan gittim gel şimdi sarılalım diyin(tabii isterse)

 

Rol yapmayın, model olun.. Sürekli öfkelenip gidiyorsanız bu normal değil, molalar istisnai durumlar olmalı.

 

Kendi birikmiş acılarınızla başa çıkın, konuşunca sadece dinleyecek arkadaşlar bulun.. Arkadaşlarınızı dinlerken susun...anlayın ve susun.. çözümler ve analizler yapmayın..

 

Vuruyorsa "Vurma" demeyin "Vurmak acıtır" deyin..

Yaptıkları herşeyin anlamı var, 3 temel ihtiyacı karşılandıysa arkadaki duygusal ihtiyaca bakın.. Ve önce kendinize bir bakın..

 

Travma ifade edilmeyen duygudan olur, titreye titreye ağlıyorsa atıyordur..

 

Şu çok bilinen yöntemleri kullanın: Göz hizasına inin , zamanınızı yönetin ve öfke kaplarınızı boş tutun

(İnsanın ve çocuğun içinde şefkat ve öfke adında iki kap vardır.. Sizde hangisi dolu, çocuğunuzun hangi kabını doldurabiliyorsunuz)

 

AGresyonu atmak için trombolin alın :)

 

Kendinize de şefkat gösterin ki şefkat kabınız dolsun..

 

Bağırma derken bağırmayın..

 

Bir arkadaşınıza söyleyemeyeceğin şeyleri çocuğunuza söylemeyin..

 

Agresyonu atmak için Parka değil boş alanlara veya ormana götürün.. Teknolojiden uzak tutun.. Sezgileri güçlüdür sizdeki huzursuzluğu, eşinizle ilişkinizdeki tersliği hemen anlarlar.. 0-6 yaş arasındaki sezgiler çok fazla güçlüdür ve hayatının hiçbir anında bir daha öyle güçlü olmazlar..

 

 

Önerilen kitaplar:

 

Bilinçli bebek(aletha solter) (bebek diyor ama her yaş çocuğa uygun tanımlamalar)

Doğan Kitap anne-baba akademisi

Çocuklarla Elele ebeveynlik (Pam Leo)

 

 

İşte böyle :)

21 Ocak 2013 Pazartesi

5.güne başlarken

2.gece:
23:00'de yatan kuzu 05:20'de uyandı.. bu doğduğundan beri uyuduğu en uzun uyku olabilir.. 1 dk. kadar ağladı, mutfağa gidip minicik bir çikolata yedik ve tekrar uyudu, 7'de uyandı pışpışla uyudu, 9'da tamamen uyandı..
Yalnız günlerden Cumartesiydi ve anneyle emmekten başka nasıl uyunur bilmiyordu.. bu sebeple ben yanındaysam asla uyumuyor, akşam arabada uyudu eve getirdim yatırdım... 2 saat uyudu ağlayıp uyandı..

3.gece: 
00:30'da yatan kuzu 02:30 gibi uyandı, biraz mızırdadı, kalktık dolandık ve tekrar uyudu...sabah 09:00'dan sonra mızırdana mızırdana 11:00'e kadar uyumuş..
Pazar günü yoruldu, yine uyumak istemedi, akşam üzeri yine arabada uyudu, 2 saat uyuyup uyandı..

4.gece:
Banyo yapmasına, karnının tok olmasına rağmen uyumak istemedi.. huysuzlandı.. 22:30'da yatağa gittik mümkün değil uyumadı, mutfağa gittik geldik mama dedi, mandalin dedi hepsini yedi yok.. 24:00 gibi beni kaldırmak istedi, ben kalkmaya hayır dedim diye bağıra bağıra katıla katıla ağladı yaklaşık 15 dk. ağladı.. sonra kucağıma aldım hala hıçkırıyodu, mutfağa gittik , minik bir parça şampiyon ekmek yedi , su içti, kucağımda uyudu 00:30'da yatağına yatırdım.. gece boyu çok çok az mızırdandı, piş piş dedim uyudu.. Sabah hala uyuyordu..

Gün boyu sık sık meme diyor, aç bakacağım diyor.. açıyorum hala sürmeli memeler.. uff diyorum, gülüyor, gidiyor... Bir de nasıl uyunabileceğini öğrense pek sıkıntımız kalmayacak.. Bu arada bana Fatoş demeye başladı kanka:)


17 Ocak 2013 Perşembe

1.gün raporu


Ruj+sürme+yara bandı+balık yağı ile iğrenç bir görünüme kavuşan memeleri gören Atlas olayı gayet sakin karşıladı ve kucağımda bana sarılıp oturdu önce… 1-2 kez bakmak istedi ama hiç tepki vermedi, zıpırdamaya oyun oynamaya devam etti, umurunda olmadı akşam boyunca..

 

Gece yatağa gidince biraz şaşkınlık oldu tabii, önce yatakta zıpladı , sonra yatıp babasının fotoğraflarına baktı(ikeada çekilen fotolarını  çok seviyor, uzun uzun bakıyor), sonra ayağımda salladım, sonra da yanına yattım boynuma sarılıp 10:30 gibi uyudu…

 

Buraya kadar süperdi..

 

02:30’da sinirli bağırışıyla uyandı, bana vurdu ama meme demedi, ağlama nöbetine girdi, yarım saat sinirli şekilde ağladı.. Evin içinde gezdik, ayakta kucakta biraz kestirdi, yatağa yatmadı, dedeyi uyandırdık, aşağıda oyuncak oynadık, caillou ve köpeği yatağa taşıdık, mutfağa gittik börek ve puding yedik, zar zor 04:00’te uyudu…

 

07:00’de yine bağırarak ağlamaya başladı, 5 dak. bağırışla ağladı ve hiçbir sakinleştirici hareketi kabul etmedi.. Anaannemiz birazcık çikolata ver istersen dedi, buzdolabına gittik küçük bir parça sütlü çikolatayı eline verdim.. Mutlu oldu, tekrar yatağa döndük, mutlu mesut ısırıklarla çikolata hazzını yaşadı.. Ben güldüm “Derdin bu muydu?” dedim, o da güldü.. Yine boynuma sarılıp uyudu…

 

Aslında bana çok sinirlenecek, tepki gösterecek benden uzaklaşacak sanıyordum.. Ama artık dayanamıyordum, emzirme fanatiği olmama rağmen gidişat ikimiz için de sıkıntılı olmaya başlamıştı.. O da ben de uyumuyorduk.. Eksisini artısını tartarak kararlı bir şekilde başlamıştım.. Umduğum gibi olmadı, bana daha fazla düştü..boynuma sarılı bir halde ve kafası benim yastığımda uyudu.. Sanki hali “Annecim memeler uff oldu biliyorum, seni acıtmak istemiyorum ama çok fena bir durumdayım sarılalım der gibiydi..” Kuzucuğum benim…


14 Ocak 2013 Pazartesi

Vurma :((


Çocuğun vurma alışkanlığından vazgeçmesi için önerileriniz nelerdir? Anne babalar ne yapabilirler?

 Vurma davranışı gösteren çocuğa kesinlikle vurarak tepki göstermeyin. Bu durum davranışın azalmasından çok pekişmesine neden olur. Çocuklar en çok anne babalarının davranışlarını örnek alırlar.
 Vurduğunda "kimseye vurulmaz" diyerek uyarın. Bunu her seferinde tekrar edin.
 Stres altında olduğunuz durumlarda (bir yere yetişmek, yemek yedirmeye çalışmak gibi) çekiştirme, vurma gibi sert davranışlardan kaçının.
 Koyduğunuz kural ve sınırların çocuğun yaşına ve becerilerine uygun, belirgin olmasına özen gösterin. Aşırı kural koyma ya da hiç kural koymama çocuğu saldırgan yapar.
 Sürekli engellenen çocukta vurma davranışı artar. "Hayır" demek yerine ona alternatifler sunun. 
 Olumlu her davranışı "aferin, bravo" diyerek, alkışlayarak ödüllendirin.
 Çocuğunuzun yorgun, uykusuz, aç ya da hasta olmadığından emin olun.
 Şarkı söylemek, dans etmek, kitapokumak gibi sakinleştirici aktiviteler yapın.
 Bulunduğu ortamdan uzaklaştırarak sakinleşmesini sağlayın.
 Vurabileceğini düşündüğünüz zaman davranış gerçekleşmeden durdurmaya çalışın.

mavi pedagoji.com dan alıntıdır

Telefondan gönderildi

11 Ocak 2013 Cuma

Psikolog eşliğinde zayıflama düzeneği

Hayatımda zayıflamak adına denemediğim şey kalmamıştı bugüne kadar... son bir kaç kalan var işte: 1. psikolog 2. karatay diyeti... Yani Karatay Diyeti benim kilo vermekten vazgeçişimin ardından popüler olduğu için eksik kaldı...
Hep diyordum olay benim kafada bitmiyor diye... bunu da bu kez psikologum Uğur Bey eşliğinde aşmayı düşünüyorum...

Gerçekten herşeyi biliyorum aslında, yapmam gerekenler ve benim yaptığım yanlışlar o kadar net ki..Fakat anlatılanları kafada kodlayıp duyguya ve davranışa dönüştürmem de problem var... Uğur Bey'i çok seviyorum ben, ve ona güveniyorum... bu sefer olacak...

Çünkü "Ben Değerliyim" ve "Kontrol Bende" ve "Kilo vermek istiyorum!"

Ki benim öyle kilo takıntım yok, sadece sağlıklı olmalıyım... Mevcut durum 100 kilo , Hedef : 80 ... haydi bismillah:)

26 Aralık 2012 Çarşamba

Tam 100 kilo olmuş (kimi teraziler 98.8 falan ölçse de biliyorum bazıları 100 ölçecektir) bir hatunum artık...
Ne kadar da uzak gelirdi bu kulağa...
Ama yemek ne kadar da güzel birşeydir... Offff... 

Emzirmekle başımız dertte bu aralar.. Ben bırakmaya niyetlendikçe bunu anlayan Atlas Bey daha bir düşkün ve de vermeyince daha bir hırçın oldu. Geceleri meme ağzından çıkarsa kıyamet kopuyor.. Artık fena zorlanıyorum..

Yıllar çok şeyi değiştirse de bazı şeyleri hiç değiştirmiyor.. Seneler önce de alışveriş yapmak ister yapamaz, kendim için yeterli çabayı harcamaz ve bunun yanlış olduğunu bilirdim... 

Heeyy I am so heavier than before, heeey I am not different than before...

13 Aralık 2012 Perşembe

Anne notları - psikologtan




Bir süredir, 8-10 seans oldu sanırsam, psikologa/terapiste gitmekteyim.. Onun genel söylediklerini unutmamak için not almak istedim buraya. Bu arada kendisini çok seviyorum şu an itibariyle, bana yaşam koçu aynı zamanda ve herkese tavsiye ediyorum.. "Psk. Uğur Demirbaş"

- İnsanın 4 temel duygusu varmış ve diğer duygular bunların varyasyonlarıymış : Korku, Öfke, Üzüntü, Sevinç
- Narsistler 3'e ayrılırmış :
1)Açık Narsist (ben bilirim , ben yaparım diyenler)
2)Gizli Narsist (ben bilirim diye düşünür ama söylemez, risk almaz, kendini değerli bulduğu için korur)
3)Sınır tanımayan narsist (ben bilirim , sen bilemezsin, sana da benim söylemem gerek diyenler)

birazcık narsist olmak gerekliymiş, kendini sevmek ve güvenmek için ama dengeyi yitirmemek gerekirmiş...
- Evlilik 3 aşamadan oluşan bir döngüymüş : bağlanma, çatışma, ayrışma.. ve bu aşamalar tekrarlanırmış...

-İnsanın 3 tür egosu varmış: Ebeveyn egosu, Yetişkin egosu, Çocuk egosu...
Çocuk ego durumunda olanlar ağlarlar, aşırı tepkiler verirler, gözleri hep ağlamaklıdır, ya da bir şey duyduklarında gözlerini kocaman açarlar... Yetişkin ego durumunda olanlar problem çözmeye, analitik düşünmeye, analiz yaparak çözüme odaklanmaya çalışırlar.. Açıktırlar.. Ebeveynler ise öğretmeye, yargılamaya, kontrol etmeye meyillidirler.. Yani çokça yetişkin, az biraz çocuk olmalı insan... Benimki bolca çocuklukmuş:)

to be continued...