26 Aralık 2012 Çarşamba

Tam 100 kilo olmuş (kimi teraziler 98.8 falan ölçse de biliyorum bazıları 100 ölçecektir) bir hatunum artık...
Ne kadar da uzak gelirdi bu kulağa...
Ama yemek ne kadar da güzel birşeydir... Offff... 

Emzirmekle başımız dertte bu aralar.. Ben bırakmaya niyetlendikçe bunu anlayan Atlas Bey daha bir düşkün ve de vermeyince daha bir hırçın oldu. Geceleri meme ağzından çıkarsa kıyamet kopuyor.. Artık fena zorlanıyorum..

Yıllar çok şeyi değiştirse de bazı şeyleri hiç değiştirmiyor.. Seneler önce de alışveriş yapmak ister yapamaz, kendim için yeterli çabayı harcamaz ve bunun yanlış olduğunu bilirdim... 

Heeyy I am so heavier than before, heeey I am not different than before...

13 Aralık 2012 Perşembe

Anne notları - psikologtan




Bir süredir, 8-10 seans oldu sanırsam, psikologa/terapiste gitmekteyim.. Onun genel söylediklerini unutmamak için not almak istedim buraya. Bu arada kendisini çok seviyorum şu an itibariyle, bana yaşam koçu aynı zamanda ve herkese tavsiye ediyorum.. "Psk. Uğur Demirbaş"

- İnsanın 4 temel duygusu varmış ve diğer duygular bunların varyasyonlarıymış : Korku, Öfke, Üzüntü, Sevinç
- Narsistler 3'e ayrılırmış :
1)Açık Narsist (ben bilirim , ben yaparım diyenler)
2)Gizli Narsist (ben bilirim diye düşünür ama söylemez, risk almaz, kendini değerli bulduğu için korur)
3)Sınır tanımayan narsist (ben bilirim , sen bilemezsin, sana da benim söylemem gerek diyenler)

birazcık narsist olmak gerekliymiş, kendini sevmek ve güvenmek için ama dengeyi yitirmemek gerekirmiş...
- Evlilik 3 aşamadan oluşan bir döngüymüş : bağlanma, çatışma, ayrışma.. ve bu aşamalar tekrarlanırmış...

-İnsanın 3 tür egosu varmış: Ebeveyn egosu, Yetişkin egosu, Çocuk egosu...
Çocuk ego durumunda olanlar ağlarlar, aşırı tepkiler verirler, gözleri hep ağlamaklıdır, ya da bir şey duyduklarında gözlerini kocaman açarlar... Yetişkin ego durumunda olanlar problem çözmeye, analitik düşünmeye, analiz yaparak çözüme odaklanmaya çalışırlar.. Açıktırlar.. Ebeveynler ise öğretmeye, yargılamaya, kontrol etmeye meyillidirler.. Yani çokça yetişkin, az biraz çocuk olmalı insan... Benimki bolca çocuklukmuş:)

to be continued...

15 Kasım 2012 Perşembe

Alinti oyunlar


Saklama kaplarını birlikte önümüze koyup kapaklarını açıyoruz. Kapakları bir tarafa kapları
diğer tarafa koyduktan sonra önce bir kere gösterip sonra çocuğumuzun yapmasını istiyoruz.
Kare, yuvarlak, dikdörtgen, küçük yuvarlak, büyük yuvarlak, mavi yuvarlak, yeşil yuvarlak
gibi kavramları öğrenmesini sağlıyoruz..

********
oyun hamuru - köpüğe çatal batırma - cezvelik veya kupalığa bişeyler asmaca - peçeteliğe
bardak altlığı geçirmece

********
Önce evin tüm odalarından, o odaya ait bir nesne alınıp kutuya konulur, sonra da hangi
nesnenin hangi odadan ve odanın neresinden alındığı hatırlanmaya çalışılarak yerine konulur.
Nesneleri yerleştirirken de odalarla ilgili açıklamalar yapılıırr...
********

Yapışkan Eğlence (bebekler için)
Süre: 5 - 10 dakika
Malzemeler: Koli bandı, el büyüklüğünde objeler, 30cm uzunluğunda yapışkan kağıt
Yapışkan kağıdın yapışkanlı tarafı yukarıya bakacak şekilde yere koyun, köşelerinden koli
bandı ile tutturun. Objeleri bu yapışkanın üzerine koyun ve bebeğinizin onları almasını
izleyin.
Ek öneriler: Yapışkan yüzeye bebeğinizin elini koyun. Çıplak ayağını koyun. Yapışkan
yüzeyi duvara tutturun.

Gizemli Bahçe (yeni yürüyenler için)
Süre: 15 - 20 dakika
Malzemeler: Torba veya sepet
Çocuğunuz ile dışarı çıkın ve bulduğu küçük taş, yaprak, kozaklak vs. gibi şeyleri sepete
koyun. Eve döndüğünüzde sepeti boşaltın ve topladıklarınız hakkında konuşun.
Ek öneriler: Çocuğunuzdan; sizin için özel bir cisim bulup getirmesini isteyebilirsiniz. "bir
kozalak getirir misin?" gibi…Topladıklarınızla bir kolaj yaparak duvarda sergileyebilirsiniz.

Üç elim yok ki… (bebekler için)
Süre: 5 - 10 dakika
Malzemeler: Orta boy 3 obje; bir set anahtar, bir yumak yün, küçük bir kap gibi…
Tutabilmeye yeni başladığında bile oynanabilecek bir oyun… Bebeğinizi oturtun ve iki eline
de birer oyuncak verin. Üçüncü oyuncağı teklif ettiğinizde elindekilerden birini bırakacaktır.
Hangisini bırakacağına karar vermesini bekleyin.
Ek öneriler: Bebeğinizden bir oyuncağını size vermesini isteyin. Üç oyuncağı da önüne
koyun, hiçbir yönlendirme yapmadan izleyin.

Hangi patates daha lezzetli? (yeni yürüyenler için)
Süre: 15 - 20 dakika
Malzemeler: patates, yağ, süt, baharatlar
Patatesleri fırında, haşlanmış, püre halinde, kızarmış ve çiğ olarak hazırlayın. Hazırlamaya
çocuğunuzda yardım ederse seçmesi daha kolay olacaktır. Çocuğunuz karşılaştırmak için
tadlarına baksın, beğendiklerini seçsin.
Ek öneriler: Bazı patatesleri sıcak bazılarını ise soğuk önerebilirsiniz. Ketçap vb. soslar da
sunabilirsiniz.

Öp Beni… (yeni yürüyenler için)
Süre: 5 dakika
Malzemeler: Ruj ve ayna

Sıcakkanlı olmayı besleyecek bir oyun… Dudaklarınıza biraz ruj sürün ve aynayı öpün.
Bebeğinize öpücük izlerini gösterin.
Ek öneriler: Çocuğunuzu yanağından öpün, yanağındaki ruj izini aynada gösterin.
Çocuğunuza aynadaki ruj izlerini gösterin ev onu ne kadar çok sevdiğinizi söyleyin.

Kalp Avı (yeni yürüyenler için)
Süre: 10 - 15 dakika
Malzemeler: Makas ve Kırmızı Karton
Kırmızı kartondan keseceğiniz kalpleri evin değişik köşelerine saklayın. Çocuğunuzun bulup
getirdiği her kalp için ona bir öpücük verin…
Ek öneriler: Çocuğunuzu kapleri sizin için saklamasını isteyin, arayan siz olun. Oyunu
arkadaş ve diğer aile fertleri ile oynayın. Kalpleri çocuğunuzun ulaşabileceği bir kutuya
koyun, istediği zaman oyunu başlatabilsin.

Çekiştirme Oyunu… (bebekler için)
Süre: 5 - 10 dakika
Malzemeler: İrice bir makara ve yaklaşık 20 cm uzunluğunda bir lastik
Lastiği makaradan geçirin ve sıkıca düğümleyin. Lastiğin ucundan tutun ve makarayı
bebeğinizin önünde sallayın. Bebeğiniz makarayı sağlamca yakaladığında nazikçe çekiştirin.
Ek öneriler: Bebeğiniz lastiği çektiğinde sizi de çekiyormuş hissi vermek için ona doğru
eğilin. Lastiği bebeğinizin diğer eline geçirin ve çekme kuvvetini kendisi hissetsin. Lastiğe
alternatif olarak çekiştirilebilecek bir kaç oyuncak takın.

Pufidik Torba… (yeni yürüyenler için)
Süre: 15 - 20 dakika
Malzemeler: Eski gazeteler, kırpıntı kağıtlar, kalın ve en büyük boy bir çöp torbası
Birlikte gazete kağıtlarını buruşturarak çöp torbasını doldurun. Bu hareket el kaslarını
güçlendirecektir. Ağzını sıkıca bağlayın. Çocuğunuzdan üzerine bastırarak içindeki havayı
mümkün olduğu kadar çıkmasını isteyin. Arada alt üst çevirebilir. İşiniz bittiğinde, plastik
torba çocuğunuz için tehlikeli olabileceğinden torbayı atın.
Ek öneriler: Çocuğunuz torbaya vurabilir, ileri geri yuvarlayabilir.

Taksi (yeni yürüyenler için)
Süre: 5 - 10 dakika
Malzemeler: İki sandalyeyi yanyan koyun ve taksi şöförüymüş gibi yapın. Çocuğunuza
nereye gitmek istdiğini sorun, önerilerde bulunun. Yol boyunca gördükleriniz hakkında
konuşun.
Ek öneriler: Çocuğunuzun sizi istediği yere götürmesini isteyin. Platik veya kağıt bir tabağı
direksiyon gibi kullanın. Arkaya bir sandalye daha koyup oyuncakları arka koltuğa koyun.
Sandalyeleri bir çizgi halinde dizin tren olsun.

Parmak Adam (yeni yürüyenler için)
Süre: 10 - 15 dakika
Malzemeler: Renkli resimli bir kitap
Kitabın sayfasında bir obje seçin. "bir …. görüyorum" dedikten sonra parmaklarınızı
yürüterek sayfadaki resmin üzerine gelin ve "işte buradaymış!" diye seslenin.
Ek öneriler: Çocuğunuz parmak yürüyüşü yapabilir. Birlikte parmaklarınızı yürütebilirsiniz.

Spagetti Yakala (bebekler için)
Süre: 5 - 10 dakika
Malzemeler: Bir miktar pişmiş spagetti
Mama sandalyesinin tepsisine veya bir tabağa bir kaç tane spagetti koyun. Bebeğinizin bunları
teker teker parmakları ile yakalamaya çalışmasını ve ağzına götürmesini izleyin. Gerekirse

spagettileri kolay yutabilmesi için bir kaç parçaya bölün.
Ek öneriler: Spagettileri bir plastik bir kabı ters çevirerek altına saklayın, bebeğinizin onları
bulup yemesini izleyin. "Bir tane de bana ver" diyerek bebeğinizin elinden yiyin.

Nehiri Geçelim (yeni yürüyenler için)
Süre: 5 - 10 dakika
Malzemeler: İnce mukavva veya kalın kağıt, makas, bant
25 - 30 cm. çapında daireler kesin. Yere yakın aralıklar ile düz bir çizgi oluşturacak şekilde
yapıştırın. Sanki nehirdeki taşlara basarak karşıya geçiyormuş gibi yapın, çocuğunuzun sizi
taklit etmesini teşvik edin.
Ek öneriler: Daireleri düz çizgi yerine biraz kavisli yerleştirebilirsiniz. Çocuğunuz daireleri
geçerken -dur -devam diye yönlendirebilirsiniz. Çocuğunuza sen bana yol göster deyip, onu
takip edebilirsiniz. Müzik temposuna göre dairelere basabilirsiniz.

1 - 2 Yaş ÇOCUGUNUZLA NELER YAPABILIRSINIZ?

* Ilk adimlarini atarken cesaret vermek için bebeginize itilen veya
çekilen oyuncaklar verin.

* Çocugunuza, "konusmasi" ve basit kelimeleri biraraya getirme
alistirmalari yapmasi için oyuncak telefon verin.

* Bu yasta anne ya da babaymis gibi davranmak dogaldir. Bu tarz bir
oyunu tesvik etmek için ona tencere, tava, plastik aletler, oyuncak
bebek, alisveris arabasi, sapka, kravat, ceket, el çantasi gibi esyalar
verin.

* Çocugunuzun daha iyi bir el-göz koordinasyonu gelistirmesine yardimci
olmak için ona top atin, yuvarlayin. Küçük bir esyayi tutup kaçma oyunu
oynayin.

* Büyük küpler veya bos ayakkabi kutulari bu yastaki çocugunuzun üst
üste koyma ve insa etme yeteneginin gelismesi için mükemmel
oyuncaklardir.

* Çocugunuz oyuncaklari çekip ayirmaya ve birbirine geçirmeye
baslayacaktir. Üst üste konan halkalar ve içiçe geçen kaplarla veya
basit 3 parçali yap-bozlarla oynatin.

* Çocuklar müzige bayilir. Kaset veya radyolarin degisik kanallarindan
yararlanarak her çesit müzigi rahatça dinletebilirsiniz. Çocugunuzla
birlikte, müzige dans ederek veya söyleyerek eslik edin. Ayni zamanda
kendiniz de sarkilar uydurun.

ÇOCUGUNUZ IÇIN OYUNCAKLAR YAPABILIRSINIZ.

* Bos plastik kaplar, bosaltmak ve doldurmak için ideal oyuncaklardir.

* Sekil Kutusu Yapabilirsiniz
Plastik dondurma veya yogurt kabinin kapagina sekiller çizip, kesin.

Kestiginiz sekilli deliklere uyan daire, kare veya üçgen nesneler bulun
ve çocugunuzun bu deliklerden kutunun içine atmasina yardimci olun. Önce
tek bir sekil ve delikle baslayin. Çocugunuz gelistikçe delik ve sekil
sayisini arttirin.
veya
Kapagin üstüne bir yüz çizin. Yüzün üstündeki burundan küçük bir delik
açin. Içmek için kullanilan kamislardan çocugunuza verin. Çocugunuz
burundaki delikten içeri bu kamisi soksun.

* Bakkaldan büyük ve bos karton kutular alin. Çocuklar bu kutularin
içine girmeye, disina çikmaya ve içinden geçmeye bayilirlar. Arka arkaya
konursa daha uzun bir tünel elde edebilirsiniz.

PARMAK OYUNLARI VE TEKERLEMELER

Gözüm, Kulagim, Elim, Ayagim
Iste gözüm (Sag göz, sag elle kapatilir)
Iste kulagim (Sag kulak, sag elle tutulur)
Bu, görmek için (Bas parmak ve isaret parmagi ile yuvarlak yapilir, göze
yerlestirilir)
Bu, duymak için (El kulagin arkasina konularak ses duyuyormus gibi
yapilir)
Iste elim (Sag el gösterilir)
Iste ayagim (Sag ayak gösterilir)
Bu, dokunmak için (Karsilikli eller tutulur)
Bu, yürümek ve kosmak için (Durdugu yerde yürür ve kosar gibi yapilir)

Çal Kapiyi
Çal kapiyi (Sag el yumruk seklinde alina vurularak kapi çalinir gibi
yapilir)
Bak pencereden (Her iki elin isaret ve bas parmaklari iki gözün üzerinde
birlestirilir, gözlük gibi halka yapilir)
Çevir mandali (Burun el ile bükülür)
Gir içeri (Isaret parmagi agzin içine sokulur)
Al bir sandalye (Kulak memesi tutulur ve çekilir)
Otur suraya (Öteki kulak memesi tutulur ve çekilir) Nasilsin bugün
Mehmet? (Çene tutulur ve sallanir. Çocugun ismine göre degistirilerek
söylenir)

Sayilar
Mini mini birler
Çaliskan ikiler
Tembel üçler
Bahtiyar dörtler
Kapi disari besler

************

1. Vücudumuzu tanıyalım oyunu; "şimdi vücudumuzu tanımaya çalışacağız. Ben elimle
dokunarak vücudunun değişik uzuvlarının adını söyleyeceğim. Anlaştık mı? haydi
başlıyoruz" İşte bu sağ ayağın, bunlarda parmakların, tam beş tane 1,2,3,4,5. Sonra sen
göster, o senin gösterdiğini göstersin.

2. Düşenleri izleme oyunu: Plastik bardak, metal kaşık, tahta bir oyuncak, kauçuk
top, şişirilmiş bir balon, karton kutu v.b. Yukarıdan boşluğa bırakıldıklarında nasıl
düştüklerini göstermek. Önce nesneyi göster, ne işe yaradığını anlat, dokunmasını
sağla. Bak şimdi bu balonu/topu/ kutuyu bırakıyorum, sen onu izle. Önce yavaş
düşecekler, sonra hızlı düşecekler.

3. İki üç çift çorabı ortaya koy. hepsinin eşini bulmasını iste. (eldiven, şapka da olabilir.)

4. Oyuncağını bir yerleree saklayıp, koltuğun arkasındamı, dolabın içindemi, gibi
yönlendirmelerle bulmasını sağla.

5. Oyuncaklı şekerlerden alınır. (hani tüpün içinde küçük küçük şekerler, tüpün
üstünde de ufak çapta oyuncaklar varya onlardan) Kedi, köpek, at, fil gibi (bizde şu
anda sadece civciv var hayvanlarından) hayvan serisi tamamlanı. Hangisi karada
yaşarsa onu toprağa koy, hangisi suda yaşarsa onlarıda suya koy. Ne yiyorlarsa
onunla beslenirler. Kediye süt verilir (bunları ister küçük çay tabağının içine azıcık
koyarak gerçekten besliyormuş gibi yapabilirsiniz, yada yalancıktan yani varmış
gibi yapabilirsiniz. kitabı karıştırırken kitaptaki oyunu biraz geliştirdim) kemikli et
yeniliyorken, köpeğin acıkmıştır, etini sen ye, kemiğini köpeğe verelim denilebilir.

6. Sen arkanı döneceksin, ben buradaki hayvanlardan birisini saklayacağım. Sen hangi
hayvanın eksik olduğunu bulmaya çalışacaksın. Anlaştık mı? Tamam hazırım. Yüzünü
bana dönebilirsin.

7. Çalar saat gibi sesli br oyuncağı saklayıp sesin nereden geldiğini bulmasını sağlamak.

8. Bowlin oyunu (bu oyunda kitapta var, ama fanta şişelerine renkli suyu ben uydurdum,)
(oyunun tamamını okumamıştım, kitapta yazmıyordur herhalde böyle birşey) Küçük
fanta şişelerine su konur, değişik renkteki gıda boyalarıyla renklendirilir. Topla
devrilmeleri sağlanır.

9. Çocuğun boyunda bir karton kuyuya (kutular katlı yerlerinden açılmak suretiyle
uzatılır) çocuk sırt üstü yatırılır, çocuğun şablonu kalın markör kalemle çizilir, karton
kesilir. Yüz çizilir, uzuvlarını göstermesi istenir. (bunu bir arkadaşın bloğunda
görmüştüm ben) Bu gömleği vücudumuzun neresine giyeriz? Giydirebilirizde, yerini
gösterebilirde. Daha sonra şablon bir çarşafın altına saklanarak, görmeden uzuvların
yerini göstermesi istenebilir.

Telefondan gönderildi

11 Eylül 2012 Salı

Çocuklarla güvenlikleri konusunda...



Çocukları korkutmanın ve kendimizi de paniğe sokmanın gereği yok. Her ne kadar çocuklara tecavüz haberleri alıp başını gitse de... Yine de... Çocuklar güvende olduklarını bilmek ister ve hayattan zevk almak ister, macera yaşamak ve keşfetmek ister. Sadece bilgi ve biraz tedbir. Bugün şu siteye denk geldim. Birkaç noktayı burada paylaşayım istedim.  


-Çocukların seksüel istismarı %90 bir tanıdıkları tarafından oluyor. Yabancı değil. Ve hatta güven duyduğu insanlar.

-Tüm sosyoekonomik, kültürel, ırk ve eğitim gruplarında görülüyor. Yani üniversite mezunu bir aile olsanız da çocuğunuz kurban olabilir, ilkokul mezunu olsanız da.

-En hassas yaş 7-13 arası. Kurbanların %84'ü 12 yaşından küçük. 

-Genellikle çocuklar kandırılıyor, nadiren şiddet kullanılıyor. 


Ve birkaç öneri, 


-Bir yetişkinin çocuğunuzdan tek başına yardım istemesinin tuhaf olacağını çocuğunuza anlatın. Başka bir yetişkinden yardım isteyebilir, bir çocuktan değil. 

-Küçük çocukları bir dakikacık dahi olsun gözünüzün önünden ayırmayın. Asla. 

-Çocukları 'yabancı'lar konusunda uyarmayın. 'Güvenilmez' kişiler konusunda uyarın. Çünkü illa ki günün birinde bir yabancıyla konuşması gerekecektir. Veya bir yabancı çocuğunuza gelip de kendini tanıtırsa artık yabancı olmaktan çıkacaktır. 

-Güvenilmez kişiler çok iyi tanıdığınız biri de olabilir, az tanıdığınız örneğin kapıcı, postacı veya hiç tanımadığınız biri de olabilir. Bir çocuğun vücuduna zarar veren ya da (önceden çocuğunuzla beraber oluşturduğunuz) bazı kuralları aşan kişiler güvenilmezdir.

-Eğer çocuğunuz bir kişinin (bakıcı, akraba, aile dostu) yanında bulunmaktan hoşlanmıyorsa onu zorlamayın. Belki sizin farketmediğiniz olumsuz bir sinyal alıyor olabilir.

-Çocuğunuzla bazı acil durum konuşmaları yapın ve kurallar oluşturun. Mesela bir yerde kaybolursa ne yapması gerekir. (Kalabalık bir yerdeyse olduğu yerde donup kalmak ve bağırarak yardım istemek ya da yanında çocukları olan bir anne bulup ondan yardım istemek ) Eğer bir yetişkin ona yol sorarsa veya yardımını isterse ne yapmalı? Olası senaryolar üzerine konuşmalı. Veya diyelim ki çocuğunuz evde yalnız, bir tanıdık geliyor kapıya, seni annene götüreceğim, filanca yerde bekliyor bizi dedi. Çocuğunuzla aranızda şifre bir kelime belirleyin. Sadece anne-baba-çocuk üçlüsünün bileceği şifre kelime çocuğunuzun diğer kişilerin dürüstlüklerini test etmesine yardımcı olur. (Bu son şifre kelime olayını bu sitede görmedim. Daha önce başka bir yerde rastlamıştım) 

-Çanta veya ceket gibi dışardan görünebilecek bir yere çocuğunuzun adını yazmayın.

-Daha büyük çocuklar her zaman yanlarında bir arkadaşlarıyla daha güvende olurlar yalnız olmalarından ziyade. Mümükün oldukça her zaman ve her yere bir arkadaşla beraber gitsinler.

-İçgüdülerinize güvenin. Çocuklarınıza da içgüdülerine güvenmelerini öğütleyin. 

-Bir aile kuralı koyun; 'Aramızda hiçbir sır yoktur.'

-Çocuklara sevgilerini göstermelerinde özgür bırakın. Çocuğunuzu kimseye zorla öptürmeyin, kucaklatmayın. Çünkü bedenlerinin kendilerine ait olmadığı yanılgısını oluşturuyor bu. (Bizde adettendir büyüklerin elini öpmek. Ama benim çocuğum bu adeti uygulamayarak büyüklerinin sevgisini kaybedecekse, hiç olmamış ki o sevgi derim.)

-Çocuklarınızla vakit geçirin. İlgiye aç çocuklar daha kolay kurban oluyor. Onlara ihtiyaçları olan ilgiyi siz verin.

-Çocuğunuzla güçlü bir iletişiminiz olsun ki çocuğunuz kendini güvende hissedebilsin size gelip her şeyi anlatabileceğini bilerek. 

-Çocuğunuzun okulunda veya diğer aktivitelerde gönüllü çalışın, çocuğunuzun birlikte olduğu kişileri tanıyın. 

-Çocuğunuzu korkutmadan güvenlik konusunu onun anlayacağı bir dilde ve sevgiyle yaklaşarak konuşun.


Sitede ayrıca çocuğunuz için oluşturabileceğiniz güvenlik kuralları (anne-babanın iznini almadan KİMSEnin evine girmemek, arabasına binmemek, KİMSEden bir şey almamak ya da onlarla bir yere gitmemek gibi) ve bir de internet güvenliği var.


Dediğim gibi gereksiz korku ve panik içinde olup çocuklarımızın çocukluklarını yaşamasına mani olmak için değil sadece tedbirimizi almak için.


--
Bu e-postayı Google Grupları'ndaki "Emziren Anneler" adlı gruba abone olduğunuz için aldınız.
Bu tartışmayı web'de görüntülemek için https://groups.google.com/d/msg/emziren-anneler/-/iZkzYI30MSIJ adresini ziyaret edin.
Bu gruba kayıt göndermek için emziren-anneler@googlegroups.com adresine e-posta gönderin.
Bu gruba olan aboneliğinizi iptal etmek için emziren-anneler+unsubscribe@googlegroups.com adresine e-posta gönderin.
Diğer seçenekler için http://groups.google.com/group/emziren-anneler?hl=tr adresinden grubu ziyaret edin.

14 Haziran 2012 Perşembe

İyi ki...




Tekrar blog yazmaya başlamak istiyorum...  hadi bakalım...

Oğluş 18 Mayıs itibariyle bir yaşını doldurdu... Bu arada türlü türlü numaralar öğrendi... son numaramız sağa sola öpücük yollamak... Dudaklarını büzemese de hala, elini kocaman gülümseyen ağzının üstüne getirip birden ileri atarak öpücükler yolluyor... Se.da Sa.yan misali...
Öp dediğimiz zamanda dudaklarını yanağımıza değdirip öp diyor...
Bir büyüğün parmağından destek aldıysa koridorlarda fırtına gibi esiyor... Parmak bulamazsa yavaşça ayağa kalkıp oynak bir zemin üzerinde yürüyormuşcasına dikkatli ve titiz adımlar atıyor yavaş yavaş...
Anne düşkünü oldu, ben de Atlas düşkünü.. ama çok çok yoruyor...  
koltuğa tutunup yürürken birden yüzüme bakıp kafayı sola yatırıyor ve bana gülümser bir poz veriyor... Sanki bak ben çok sevimliyim farkında mısın der gibi... 
Emmeye son gaz devam ediyor.. Beni görüp sarıldıktan sonra gözlerimin içine bakıp "Meame" diyor.. Bunun da anlamı "Hadi öptük, koklaştık biraz da emzir de rahatlayayım" olmalı :)
Arabayla gitmelerimize alıştı sanırım, trafik çok sıkışık ve kendisinin açlık, uyku gibi bir problemi yoksa genelde ağlamıyor...
Yani kısaca hayatımın tek neşesi.. hayatımın tek anlamı... büyüyor...

14 Şubat 2012 Salı

Seviyorum-II:Ankara'da bebek için alışveriş

Anne olduktan sonra yani hamile olduğumu öğrendiğim andan itibaren alışverişe çıktığımda sadece Atlas'a birşeyler bakar oldum... Onun için alışveriş yapmaya bayılıyorum... Gerçi ilk altı ayda her aldığım kıyafet 15 gün içinde küçülmüş olduğundan kıyafet alma konusunda eskisi kadar alevli değilim.. Şimdi daha çok gezip daha çok görüp en hoşuma gidenleri almak tarafındayım..
İşte bence fiyat/kalite sıralamama göre en uygun olanlar.. benim sevdiklerim:
1- Bebeğim (Söğütözü)
Bebeğim mağazasının merkez şubesi burası, zaten gerçek sahibi olan beyefendi de hep burada oluyor. Bu mağaza gerçekten hep kaliteli ürünler satıyor ve bir bebeğin tüm ihtiyaçlarını buradan alabiliyorsunuz. Buradan park yatak, ana kucağı ve oto koltuğu aldık Atlas'a.. Ayrıca Seloş(kankamız) için de çok alışveriş yaptık buradan.. Özellikle büyük alışverişlerimiz için ideal ve tek adres diyebilirim.. Ama mağazaya gitmeden önce bir fiyat araştırması yapmak gerek.. Çünkü eğer güvenilir diğer bir adreste aynı ürünü daha ucuza bulmuşsanız mağaza sahibiyle görüşerek mümkünse aynı veya daha düşük fiyattan alabilirsiniz.. Pazarlık yapmalısınız.. ve gerçekten dürüst bir insandan alışveriş yaptığınızı hissediyorsunuz..
2-Mothercare (Armada)
Tabii ki tüm mothercare mağazaları aynı fakat Armada da her zaman bol çeşit bulunabiliyor ve ürünler bitmiyor... Her ayın 15'inde ve sezon sonlarında %50 indirim fırsatı var..  Mothercare dedi mi zaten çıtçıtlı badilerde üstüne tanımam... Oyuncaklar da tavsiye edilir..
3- C&A (Kentpark) 
C&A mağazasında ürün çeşitliliği çok fazla ve fiyatlar çok uygun.. 0-2 yaş grubu hediye almak için bile olsa tavsiye edilir... 
4- H&M (Cepa)
Atlas kız olsaydı herhalde bu mağaza çok sevinecekti.. Modellerine bayılıyorum.. Özellikle indirime müthiş fiyatlara pantolon ve ayakkabı alıyorum buradan..

Bu dörtlüyü LC Waikiki, Joker ve E-bebek takip ediyor.. Joker ve E-bebek'te mutlaka kampanyaları takip etmek gerek.. Yoksa bizim gibi bir hafta önce aldığınız ürün %30 indirime girince iç çekersiniz vitrine bakarak.. LC Waikiki günlük eşofmanlarımız için öncelikli adres. Maymun ikonunu çocukluğumdan beri severim, şimdi oğluşa alıyorum..
Diğer markaları da takipteyim ama fiyat-kalite oranına vurunca ne yazık ki sevdiklerim top listime giremiyorlar..


30 Ocak 2012 Pazartesi

Seviyorum-I: Sızma Zeytinyağı...

Nihayet post yazabilecek fırsatı ve laptopu bulabildim... cepten post yayınlamak göz bozabilir en nihayetinde.. Ayrıca blogger'ın mobil uygulaması biraz bug içeriyor: bakınız bir önceki posttaki bağlanamayan son paragraf... blogger'ı kullanamayınca öyle bırakıvermiştim.. Evet ilk seviyorum postu..

Eskiden de duyardım, okurdum zeytinyağındaki mucizeyi ama anne oldum ve şimdi yaşıyorum..Herşey Atlas'ın doğumdan 15 gün sonrasında deri değiştirmesiyle başladı... tüm vücudu, özellikle elleri ayakları soyuluyordu kuzunun.. O zaman gittiğimiz doktorumuz bize sızma zeytinyağı tavsiye etmişti.. Eğer yağınızın asit derecesini bilmiyorsanız asidini almak için önce yağı bir tavada kızdırıp içinde bir dilim ekmeği arkalı önlü kızartıyorsunuz.. Sonra süzüp soğuttuktan sonra bebeğinizin cildine sürüyorsunuz.. Eğer yağınızın asit derecesi %3'ün altındaysa bu kızartma işlemine gerek yok..

Bizim 15 günlük 2,130 kilogramlık tosunumuzun tüm vücuduna korkmadan günde bir-iki kez bolca sürdük bu zeytinyağını... Gerçekten de besliyordu.. Ayrıca doktorumuz bunu poposuna da hafif kızarıklık olduğunda sürmemi önerdi.. O gün bugündür (8,5 ay) bezini açtığımda kaka varsa yeni doğan ıslak mendiliyle temizleyip kasıklarına ve poposuna bolca sürüyorum.. Maşallah kuzu hiç ama hiç pişik olmadı.. Halbuki ilk ay pişik ve allerji olmasın diye ıslak mendil değil su ve pamuk önerilir.. En güzeli o aslında da ben üşendim o su ve pamuk olayına...ayrıca bol bol mekan değişikliği yaptığımızdan yenidoğan ıslak mendillerimiz ve zeytinyağı şişemiz yanımızdan hiç ayrılmadı...

Sonra 3. aydan sonra kabızlık problemi yaşamaya başlayınca asidi düşük olduğundan emin olduğumuz yağdan(çiğ olarak) bir çay kaşığı vermeye başladık Atlas'a.. 3 günden fazla kabız olursa zeytinyağını ilaç gibi veriyorum kuzuya.. Bu sıkıntıyı da ilaçsız/sıkıntısız atlatıyoruz..

Bu yüzdendir severim zeytinyağını... ekmeği bandırıp yerim icabında , nimettir nimet :)))

19 Ocak 2012 Perşembe

Gıcık oluyorum - I

İlk yazı dizime başlıyorum efendim... Sevdiğim ve sinir/gicik oldugum seyleri yazıyorum efendim.. Ürünler, durumlar, reklamlar, filmler, kisiler... Yazıyorum buyrun, ilk yazı gicik oldugum durum:
Emziren anneler grubuna kayıt olup ortalıkta emzirme sırasında yaşanan sıkıntılarla ile ilgili birçok yazı okudum.. Bebeğini emzirmeye veya sağarak anne sütü vermeye çalışan anneler yaşadıklarını yazmışlardı..Bu konuda azıcık çemkirmek istiyorum...
"Emzirmek ayıp birşey değildir" .Nokta. Atlas bazen olur olmadık yerlerde memelerime kafa atmaya başlayabiliyor ki bu acıktım birazdan ağlayacağım demek. İnsanlar ve doğadaki tüm canlılar gibi yaşaması için besin alması gerektiğini iç gudusel olarak bilen bebek bunun özellikle bizim kültürümüzde öyle her yerde yapılamayacağını düşünemiyor tabii.. Ben de bunu bir şov misali ortada yükseltilmiş bir sahnede Pamela Anderson'unkilere benzeyen(??!!) süper sexy memeleri açarak yapma niyetinde değilim... Hemen oturabileceğim kenar köşe uygun bir yer arıyorum yakınlarda... Mesela Migros'ta marketin içindeki yemek bölümü.. Dedim ya şov yapacak değilim, gidip bebeğimle kenar bir masa seçiyorum.. Hem zaten ortada otursam Atlas bir yudum içip iki sağ sola bakmak ister... Kenar masada emzirme örtümü geçirip(emzizrme önlüklerinden örnek alıp kendim beyaz tülbentten yaptım) bebeğime tek besini olan anne sütünü vermeye çalışıyorum.. Yarebbim o bakışlar da ne? Ayol açıkta bişey mi var ne diye öyle iğrenme/kınama arası bakışlarla bakıyonuz?? Hayır sizden sakınacam diye konsantre falan olamıyorum Atlas uzanıp örtüden sıyrılmaya çalışıyor , işte o zaman açıkta bir şey olacak esas.. Ne bakıyonuuuuuzzzz.. Özellikle de hemcinslerim kınar şekilde bakmıyor mu... Sinir..
Ben emzirmenin ne mahrem, ne kutsal, ne ayıp, ne iğrenç vb. olduğunu düşünmüyorum.. Bence doğal ve de çok çok güzel bir şey...
Bir de sağılan sütten iğrenenler varmış.. Ha aslında rahatsız olduğum iğrenenler değil, bazıları iğrendikleri için karşısındakine yanlış yapıyormuş muamelesi yapmaları.. Neymiş efendim sağılan sütleri görmek istemiyorlarmış.. Ay biz sizi çok görmek istiyorduk sanki.. bence bu da zaten emzirmenin tabu haline getirilmesinden kaynaklanıyor..

10 Ocak 2012 Salı

today

6. ay aşıları ne çokmuş öyle... 2 damla ağızdan, 2 iğne bir bacağından ve 1 iğne diğer bacaktan... Kuzu anlayamıyor tabi ne olduğunu, için için ağladı... sonra da bütün gün huysuzluk... hep kucağımda durmak istedi... gece uyumak istemedi, biraz ateş vs.. zor bir gece geçirdik... neyse geçti umarım...

İçim öyle dolu ve öyle boş ki be blog... çok şey anlatmak, çok şey yapmak istiyorum... kötü bişeyler de yazmak istemiyorum aslında...

deli gibi alışveriş yapasım var...

dün biraz dikkat edeyim yediklerime dedim, malum şurada bir aydan az kaldı işe başlamaya... Fakat et suyu eklediğim pirinç pilavıyla başlayan tahrik unsurları boza ve profiterolle devam etti.. zaten aradaki çikolatalı gofret ve fıstıklı sütlü çikolatayı saymıyorum bile... amanııın... bu kadar yemeye az bile aldım kilo... 3 haneli rakamlar mı bekliyor beni :(((

9 Ocak 2012 Pazartesi

Ası

28 Aralık'ta hacettepeye gittiğimizde lüzumun igg degeri yüksek çıkınca ivig baglamaya gerek görülmedi. Ama bu deger acaba önceki iviglerin sonucu muydu, düşecek miydi?? Bakalım 30 ocak'ta tekrar kontrole gideceğiz... Bugün ivig tedavisi nedeniyle yapılamayan 6.ay aşıları yapılacak... Kar yağmasın artık da rahatça gidelim oglusumla..